Abstract:
Geçmişte kaydedilmiş depremleri kullanarak gelecekte oluşması muhtemel yer hareketlerini tahmin etmede kullanılan yer hareketi tahmin denklemleri (YHTD) olasılıksal sismik tehlike analizlerinin en kilit bileşenleridir. YHTD’ lerin basit fonkisyon yapısında magnitüd, mesafe, fay türü, doğrusal ve doğrusal olmayan zemin etkileri gibi faktörler hesaba katılırken bunlara ek olarak dikkate alınan odak merkez (hiposantr) derinliği, tavan blok (hanging wall) etkileri, vadi tepki etkileri vb. faktörler kompleks fonksiyon yapısındaki YHTD’ lerde hesaba katılmaktadır. YHTD’ lerin güncel uygulamalarında genişletilmiş kaynak mesafeleri olarak Joyner-Boore mesafesi (RJB; saha ile fay kırığının yüzeye düşey izdüşümü arasındaki en yakın mesafe) ve fay kırığına en yakın mesafe (RRUP; saha ile fay kırığı arasındaki en yakın mesafe) türleri fonksiyon yapısında mesafe etkilerini modellerken hesaba katılmaktadır.
Bu proje kapsamında, ilk olarak Türkiye deprem veri tabanından türetilmiş RJB and RRUP YHTD’ lerinin farklı deprem senaryoları altında karşılaştırmaları yapılacaktır. RJB YHTD’ si literatürde mevcut olan güncel bir denklem olacaktır. RRUP YHTD’ si ise bu denklemle bire bir aynı yöntemle proje kapsamında geliştirilecektir. Türkiye ve Avrupa’ da yapılan YHTD uygulamalarında RJB mesafe türü daha basit hesaplama aşamalarına sahip olduğu için araştırmacıların büyük bir kısmı tarafından tercih edilmektedir. Yapılacak karşılaştırmalar ışığında, Türkiye ve Avrupa tabanlı YHTD’ lerde çok tercih edilmeyen mesafe türü olan RRUP parametresinin Türkiye için uygunluğu değerlendirilecektir. Ayrıca dikkate alınan RJB ve geliştirilen RRUP denklemlerinin odak merkez (hiposantr) derinliğine bağımlıklıkları da artık analizleri yardımıyla yapılacaktır. Projenin diğer etabında ise global deprem veri tabanı kullanılarak basit ve kompleks fonksiyon yapılarındaki denklemlerin değerlendirilmesi yapılacaktır. Bu aşamada, basit fonksiyon yapısına ilk olarak hiposantr derinliği ve sonrasında da tavan blok terimleri eklenerek kompleks fonksiyon yapısındaki YHTD’ ler geliştirilmiş olacaktır. Her aşamada YHTD’ ler RJB and RRUP mesafe türleri için global veri tabanı altında ayrı ayrı türetilecektir. Böylelikle kompleks fonksiyon yapısının artıları ve eksileri, RJB and RRUP tanımlarına bağlı olarak denklemlere bir belirsizlik katılıp katılmadığı ve mesafe türü kaynaklı olası bir epistemik belirsizliğin varlığı irdelenecektir.
Proje kapsamında, kuvvetli yer hareketi veri tabanı olarak Kale vd. (2015) çalışmasında kullanılan Türkiye ve Ancheta vd. (2014) çalışmasında derlenen global veri tabanları kullanılacaktır. Global veri tabanından kayıtlar, belirli kriterler göz önüne alınarak seçilecektir. Projede, YHTD’ lerin geliştirilmesi aşamalarında literatürde kabul gören rastgele etkiler regresyon yöntemi uygulanacaktır. YHTD’ lerin fonksiyon yapılarındaki (basit ve kompleks) alt terimler (magnitüd, zemin etkileri, tavan blok modelleri, vb.) için literatürdeki en güncel çalışmalardan derlemeler yapılacaktır. YHTD spektral genlik tahminlerinin değerlendirmeleri, literatürdeki çalışmalara göre oluşturulacak gerçekçi deprem senaryoları altında yapılacaktır. Buna ek olarak, YHTD’ lerin spektral değer tahminleri araştırmacılar tarafından geniş kullanımı olan gözlemsel veriye dayalı istatistiki test yöntemleriyle de karşılaştırılacaktır.
Sonuç olarak proje kapsamında yapılması planlanan çalışmaların, YHTD’ ler ile ilgili deprem mühendisliği ve mühendislik sismoloji araştırma alanlarında son yıllarda oldukça artan kompleks fonksiyon yapılarının ne ölçüde gerekli olduğu, özellikle RJB YHTD’ lerinde hiposantr derinliğinin dikkate alınması gerekliliği ve olasılıksal sismik tehlike analizlerinde yer hareketine bağlı epistemik belirsizliği modelleme aşamasında mesafe türlerinin önemi konularında literatüre önemli katkılar sağlaması hedeflenmektedir. Literatürde bu alanlarda özellikle de güncel ve geniş çaplı deprem verileriyle yapılmış çalışmalar bulunmamaktadır. Hatta doğrudan bu konulara yönelik detaylı çalışmalar da literatürde neredeyse yoktur. Bu bağlamda, bu çalışmanın bilimsel içerik ve niteliğiyle literatüre gözle görünür özgün katkılar yapması beklenmektedir.